TÜRK TELEKOM: Hazin Bir Özelleştirme Hikayesi

TÜRK TELEKOM: HAZİN BİR ÖZELLEŞTİRME HİKAYESİ

Gazetelerde çıkan habere göre Rekabet Kurumunun internet sitesinde, Ojer Telekomünikasyon AŞ’nin Türk Telekomünikasyon AŞ’deki yüzde 55 payının işlem özelinde kurulacak bir ortak girişim şirketi aracılığıyla devralınması işlemi için kurula başvuruda bulunuldu.

Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası Ojer Telekomunikasyon’a ait Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini devralmak için Rekabet Kurumu’na (RK) başvuruda bulundu. Açıklama Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde devralma işlemleri hakkında görüş bildirim sayfasında yer aldı.

Türk Telekom özel sektöre satılınca çok iyi yönetilecek, piyasa serbestleşecek, vatandaş daha ucuza daha iyi hizmet alacak ve kamu şirketleri devlete kambur olmayacak diyenler bu durumun gerçekleşmeyeceğini çok iyi biliyorlardı. Turkcell Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu aracılığıyla ele geçirilmiş ve devlet TÜRKSAT ile birlikte haberleşme şirketlerinin yeniden işleticisi konumuna gelmiştir.

Yıllar sonra gelinen durumda onlarca yılın birikimi ve kamu kaynakları heba edilerek başa dönülmüştür. Bizler, yıllardır haberleşme hizmetinin kamusal bir hizmet olduğunu savunuyoruz. Türk Telekom halktan alınan bedellerle oluşturulmuş, yılların deneyimi, bilgi birikimi ile büyütülmüştür. Türk Telekom özelleştirilirken “Türk Telekom halkındır, satılamaz” kampanyasını yürüten bizler bunca peşkeşten sonra yazık ki haklı çıktık.

Haberleşme alanını salt rant alanı görenler; Türk Telekom’u satmıyoruz, yabancı sermayeye işletme hakkı verip dışarıdan yabancı sermaye getiriyoruz dediler, 25 yıl boyunca işletme hakkı devrediliyor yalanı ile OTAŞ’a imtiyaz sözleşmesi verdiler. Bizlerin tüm uyarılarına rağmen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Danıştay kararını uygulamayarak Devir sözleşmesinde gerekli düzeltmeleri yapmayıp fiili duruma göz yumdu.

Türkiye’nin en büyük özelleştirilmesi diye halkın karşısına çıkanlar, her özelleştirme işleminde olduğu gibi halkı kandırmışlardır. OTAŞ’ın yurt dışından getireceği para söylendiği gibi yabancı para olmadığı, önemli bir kısmı Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası’ndan alınan krediler ile devralındığı ortaya çıkmıştır.

Otaş bankalardan almış olduğu krediyi ödemediği gibi Şirketin sermayesini, 2006-2016 yılları arasında temmettü dağıtımı adıyla yasal olarak 5.7 milyar dolarlık karı alıp götürmüştür. 25 yıllık işletme hakkı devri anlaşması yapmış olmasına rağmen, lisans sözleşmesine aykırı biçimde; Türk Telekom’un taşınmazlarının bir kısmı satılmış, bir kısmı kiraya verilmiş, yıllık yatırım yapma taahhüdünü yerine getirilmemiş, buna rağmen de Türk Telekom’un yönetiminde söz sahipliği sürdürmeye devam etmiştir.

Sadece bu yılın ilk ayı itibarıyla Türk Telekom’un ülke genelindeki 63 bina, 109 işyeri, 14 arsa ve 3 konut için kiralık ilanına çıkmıştır. Mülkiyeti kamuya ait olup, imtiyaz süresi sonunda kamuya devredilmesi gereken iletişim altyapısını barındıran bu binaların ve arazilerin satılması ve kiraya verilmeye çalışılması, altyapının geleceğine ilişkin soru işaretlerini büyütmektedir.

Türk Telekom’da verimi artırma bahanesi ile sürekli organizasyon yapısı değiştirilmekte, şirketin nereye gideceği ve nasıl yönetileceği belirsizliğini sürdürmektedir. Atamalarda liyakat yerine adam kayırma da had safhada sürmekte, nitelikli elamanlar emekliye sevk edilmekte, başta mühendisler olmak üzere kurum içinde huzursuzluk sürmektedir.

İşletme Hakkının devri olan 2005 yılından beri nitelikli elemanlar ve binlerce meslektaşımız, işleri ile ilgisi olmayan kurum ve kuruluşlara gönderilerek atıl hale getirilmiş, Türk Telekom’da kalanlara mobbing uygulanarak pasifize edilmiş, önemli bir kısmı da emekliliğe zorlanarak kurumun içeriği ve beyin gücü azaltılarak kıyım yapılmıştır.

Aslında yabancı yatırımcı geliyor yalanı ile kandırılan kamuoyuna alınan kredilerin Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası’ndan alındığının açıklanmadığı, Lisans ve imtiyaz sözleşmesinin hukuksal gereklerinin yerine getirilmediği, zorunlu altyapı yenileme taahütlerini sağlamadığı, Bankaların kredileriyle yurtdışı şirketlere peşkeş çekilerek çok küçük bir şirkete ciddi paraların aktarıldığı bir özelleştirme hikayesidir Türk Telekom.

Oger Grubu; bankalara olan borcuna karşılık olarak verecek varlığı bulunmadığı için Türk Telekom’daki hisselerini Bankalara rehin vermiş, başta Hükümetler, Sermaye Piyasası Kurulu, Hazine ve Ulaştırma Bakanlığı da bu olaya ses çıkarmamış, göz yummuştur. Üstelik Türk Telekom’da altın hissesi bulunan Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı yapılan uygulamaya itiraz etmemiştir. Türkiye’yi yönetenler; finansal güçlük içerisindeki OTAŞ’a, büyük yükü Türkiye’deki bankalar üzerinde olmak üzere Türk Telekom hisselerini rehnederek kredi kullanmasını, sonra da batmasını seyretmişlerdir.

Bankalar; verdiği kredi ödemelerinin gerçekleşmemesi sonucu Rekabet Kuruluna başvurarak kuracakları bir şirket üzerinden Türk Telekom yönetimine el koymanın iznini almaya çalışmaktadırlar. Alınacak izin sonrası bu şirketi bir şekilde satarak paralarını kurtarmanın hesabını yapmaktadırlar. Ülke kaynaklarının yurtdışına peşkeş çekilmesi, sonuçta da içeriği boşaltılan Şirketin bankalara devri ile dolaylı da olsa zararın kamuya yıkılması kabul edilemez.

Türk Telekom’un özelleştirilmesi: tüm özelleştirmelerde, işletme hakkı devrinde olduğu gibi, filmin sonu açıkça görülmüş, ülke kaynaklarının (yerli/yabancılara) peşkeş çekildiği, Lisans sözleşmesi, işletme hakkı devri gibi metinlerin kağıt ortamında kaldığı, elde edilen gelirin ise kaçırıldığı geriye borç batağı haline getirilen bir özelleştirme hikayesidir.

Demokrat mühendisler olarak; hala değişmeyen ve kamuyu zarara uğratan sorumlulardan bu bedellerin tahsil edilmesini, ülkede çok az da olsa kalan kamu mallarının özelleştirilip, talana yol açılmaması gerektiğini ısrarla açıklıyoruz.

Demokrat mühendisler kamuoyunu aldatmak amacıyla yapılan propagandaların, hikayelerin gerçek yüzünü, deşifre etme görevini sürdürmekte kararlıdır.

Devrimci Demokrat Mühendisler Ankara
İletişim: [email protected]