Tıbbi Cihaz İhalesi Hakkında

T

Üç kez ertelenen ve 10 Ocak 2019 tarihinde yeniden yapılacağı duyurulan 10 milyar dolarlık adrese teslim “Beş Kalem Tıbbi Cihaz Tedarikine İlişkin Sanayi İşbirliği Projesi.”  İptal edilmelidir.

13 Aralık 2018

Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin, 7 Kasım2018 tarihinde akademik yılı açılış töreninde konuşan AKP’li CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan, “Sağlıkta milli hamle şart” diye konuştu. Yandaş Gazete Yeni Şafak haberin başlığını “Sağlıkta milli hamle şart” diye duyurdu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da Yeni Şafak’ta yayınlanan demeci şu şekilde kamuoyuna sunuldu:

“Hükümetin ilaç, aşı, tıbbi cihaz ve sarf malzemesinde ithalatı bitirerek yerli üretime yönelme çalışmaları hız kazandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yüksek teknolojili tıbbi cihazların tüm bileşenlerinin yerli olması için çalıştıklarını belirterek, ‘Geçiş döneminde alım garantileriyle ve başka teşviklerle teknoloji transferini yapabiliriz’ dedi.

Aynı haber Cumhuriyet Gazetesi’nde “Erdoğan milli MR istedi” başlığı ile aktarıldı.

Bir başka yandaş gazete Milliyet’in, 8 Kasım 2018 tarihinde yayınladığı haberde konu,

“MR ve tomografi yerli ve milli olsun” başlığı ile duyuruldu. Haberin devamı ise şu şekilde okuyucuya yansıtıldı:

ANKARA Milliyet

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sağlıkta, “yerlileşme” ve “millileşme” ihtiyacı olduğunu ifade ederek, “Artık biz istiyoruz ki tomografimizi, ultrasonografiyi, MR’ımızı biz üretelim” çağrısında bulundu. Türkiye geçtiğimiz yıl tıbbi ve cerrahi teçhizat ile ortopedik araçlar ithalatına 1 milyar 752 milyon dolar harcadı. Medikal cihazlarda yerlileşme ile önemli miktarda tasarruf sağlanması bekleniyor. 

Erdoğan, dün (07 Kasım 2018) Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin akademik yıl açılış töreninde Türkiye’nin sağlık alanında da hızlı bir millileşmeye ve yerlileşmeye ihtiyacı olduğunu belirterek, şunları söyledi: 

“Hastalıkların teşhisinden tedavisine, ilaçların moleküler düzeyde keşfinden klinik çalışmalarına ve üretimine, tıbbi cihazların geliştirilmesinden imalatına her alanda bunu başarmalıyız. Bugün hâlâ hem ilaç hem tıbbi cihaz sektörlerimiz büyük ölçüde dışa bağımlıdır. Bundan kurtulmamız gerekiyor. Ve sağlık harcamalarımızın önemli bir bölümü ürün veya lisans olarak ithal edilen ilaçlara, cihazlara ödenen paralardan oluşuyor. Artık biz istiyoruz ki tomografimizi, ultrasonografiyi, MR’ımızı biz üretelim.” 

En çok ABD’den

Geçtiğimiz yıl tıbbi ve cerrahi teçhizat ile ortopedik araçlar ithalatına 1 milyar 752 milyon dolar harcandı. Bu sene de bu miktar 1 milyar 210 milyar dolar oldu. Bu seneki ithalatta ilk sırayı 275 milyon dolarla ABD alırken, ikinci sırayı 179 milyon dolarla Almanya, üçüncü sırayı ise 162 milyon dolarla Çin aldı. Türkiye’de sağlık teknolojilerindeki dışa bağımlılık yüzde 85 düzeyinde. Geçen sene 13 milyar liralık da ilaç ithal edildi.”

Tıbbi cihazlarla ilgili son günlerde basına yansıyan haberlerin birkaç tanesini dikkat çektik.  Peki, Ülkemizde tıbbi cihaz konusundaki gerçek ve son durum nedir? Durumu, güzel bir sözle “İnsanların sözlerine değil hal ve gidişine bakın” şeklinde özetleyebiliriz. Tıbbı cihazlar konusunda kaleme aldığımız bu yazıda, biz de hal ve gidişe bakacağız.

Sağlık Bakanlığı, 4 Temmuz 2018 tarihinde önemli bir ihalenin yapılacağını çok öncelerden duyurmuştu. İhalenin adı ise “Beş Kalem Tıbbi Cihaz Tedarikine İlişkin Sanayi İşbirliği Projesi” idi. 

10 milyar dolar civarında olduğu söylenen bu ihale, Türkiye çapında bütün hastanelerde (şehir hastaneleri dahil) kullanılmak üzere büyük ölçekli tıbbi cihaz alımını kapsıyordu. Yerli üretim ve yerli ortak şartıyla alım garantisi veren bir sisteme sahip olan, Sanayi İşbirliği Programı (SİP) kapsamında yapılacak olan ihale açık usule göre gerçekleştirilecekti.  

“Beş kalem” tıbbi cihazların türleri ve satın alınma sayılıları ise şöyleydi: 
Manyetik Rezonans Görüntüleme (350), Bilgisayarlı Tomografi (538), Ultrasonografi (7142), dijital radyografi (3236), hasta başı monitör (43.327).

Mühendislik uygulamalarının tıp ile birleşmesi sonucu, tanıdan tedaviye hayatı kolaylaştırmaktan, günlük kullanımdaki binlerce sarf malzemesine kadar hayatımızın her alanına mühendislik ürünleri tıp tarafından sokulmuştur. Bu alanda Biyomedikal Mühendisliği disiplini oluşmuş ve ülkemizde yer alan üniversitelerde Biyomedikal Mühendisi Ünvanlı mezunlar verilmeye başlanmıştır. Aslında bu alan, yani tıbbi medikal alanı oldukça disiplinli bir alana sahiptir. Uygulamada her tür disiplinden mühendisler bu sektörde çalışmaktadır.

Çok yüksek bütçelere ulaşan biyomedikal sektöründe ne yazık ki ülkemiz oldukça iyi bir alıcı durumundadır. Öyle ki kimi kalemlerde tamamen ithalata bağlı duruma gelmiştir. Küçük ve orta ölçekli şirketler ve bazı kobiler ile kümelenmeler bu sektörde faaliyet gösterseler de pahalı cihazların tamamı ithal edilmektedir.

Ülkemizde biyomedikal alanındaki önemli uygulamalar yandaş medya dışındaki medyada yer almamakta, kamuoyuna konuya ilişkin gerçek dışı bilgiler aktarılarak halk yanıltılmaktadır.     

İktidara yakın bir gazetede bu ihale için General Electric-Aselsan ortaklığı ile Siemens-Vestel’in yarışacağı haberi yer almıştır. (Bir başka duyumda Hollanda firması Philips firmasının da gündem de olduğu şeklindedir,) 

Büyük bir kamu ihalesinde bir yandan “yerlilik ve millilik” teması derken, neden iki cihazı üretebilen yerli firmalardan satın almayı imkânsız kılan şartlar ileri sürülmüş ve şartnamede yer almıştır?

Dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın OSTİM ziyareti sırasında, bir üreticinin Bakan’a hitaben yaptığı bilgilendirici ve sitem dolu konuşmanın ardından, ihalenin tarihi 4 Temmuz 2018 tarihinden, 24 Temmuz 2018’e ertelenmiştir.  

Dünyanın her yerinde ülkeler bilimsel teknik atılımlar yapmak ve atılımların son ürünlerini kullanıma sunmak isterlerken, her zaman kamu alımları ve kamu tedarikleri ile destek olmuşlardır. Kamu alımları ve kamu tedarikleri olmazsa uluslararası ortamda yerel üreticiler rekabet edemez ve gelişen teknolojik ürünler hazır alınmak zorunda kalınır. Sonuç olarak; üreten değil, satın alarak montaj yapan ve işleten bir teknolojik sektör olur.

Bilinen öyküdür belki ama tekrarlamakta yarar vardır; bugünlerde dillerden düşmeyen “marka” sahibi olmanın en önemli ve tek yolu “kamu/devlet” alımlarıdır.

1856 yılında küçük bir kumaş mağazası olan Burberry’nin arkasında büyük oranda 1. Dünya Savaşı’nda İngiliz Ordusu’nu giydirmek için aldığı kamu/devlet ihalesi vardır. Tıpkı Hugo Boss’un Alman Ordusu’nu giydirmesi ya da Ford ve GM’nin Amerikan Ordusu’na araç üreterek dünya devi olmaları gibi…

Bu derlemenin ışığında diyoruz ki, “Ülkemizin ileri teknolojik ürün üretmesinin önünü açın, iki veya üç uluslararası tekele ve yerli ortaklarına ülkemizin teknolojik geleceğini teslim etmeyin.”

İkinci kez ertelendi

Bu arada milyarlarca dolarlık bir alımla sonuçlanacak ihalenin tekrar ertelendiğini öğrenildi.

İhalenin yapılacağı duyurulan ilk tarih 4 Temmuz 2018 idi. Sonra bu tarih 24 Temmuz 2018’e ertelendi.

Daha sonra öğrenildi ki, Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü, taraflara 10 Temmuz 2018’de bir “zeyilname” (değişiklik yapma belgesi) bildirmiş. 

Toplamda 54 bin 593 adet tıbbi görüntüleme cihaz alımının yapılacağı ihalenin, yeni tarihi 13 Ağustos 2018 oldu. 

Yayınlanan bir başka zeyilname ile ihalenin bu sefer 31 Ekim 2018’e ertelendiği duyuruldu.

Gerek büyüklüğü gerekse döviz kurundaki oynaklık nedeniyle mali profili kesin söylenemeyen, ancak milyar dolarlar mertebesinde olacağı kesin olan, tıbbi cihaz alım ihalesinin bu dönemde iptali beklenirken tekrar ertelendi.

Sağlık Bakanlığı yetkililerinin, iktidar medyasına verdiği demeçlerde, bu ihalenin “yerli ve milli” olduğunu söylemesine karşın, cihazların niteliği, adedi ve “kısmi teklife kapalılık” koşuluna bir arada bakınca, az sayıdaki dünya devi şirketin tarif edildiği anlaşılmaktadır. Bunların biri ABD, diğeri de Alman firması ve yerli ortakları Aselsan ile Vestel. Bir de Hollanda kökenli Philips firmasının adı geçmektedir ancak pek şansı olmadığı da açıktır.

Tabloda gözden kaçan bir başka gerçeklik de Türkiye’de pek çok hastaneye yakın zamanlarda benzer cihazların zaten alındığıdır. Dolayısıyla bu yeni ihaleyle satın alınacak binlerce cihazın, büyük savurganlık olacağı sektör yetkililerince ifade edilmektedir. Şehir hastaneleri denilen ucube tesislerin devreye girmesiyle yaşanan tıbbi cihaz alanındaki korkunç kaynak israfına da dikkat çekmekte yarar vardır.  

Kötüleşen ekonomik göstergeler nedeniyle kamu ihaleleri askıya alınırken, ABD Doları üzerinden yapılacak dev bir ihale de 3. kez ertelendi. Kısa adı SİP olan Sanayi İşbirliği Projesi kapsamında, Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü’nce açılan tıbbi cihaz alımı ihalesi, 4. kez ötelenerek 31 Ekim 2018 tarihinden 10 Ocak 2019’a ertelendi. İhale açıldığında şartname satın alan şirketlere de zeyilname gönderilerek ihalenin ertelendiği bildirildi.

Sonuçta kaynak kullanımı ve mali disiplin açılarından iptali beklenen bu ihalenin, neden 10 Ocak 2019’a ertelendiğinin mantıklı bir izahı olması şarttır.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sunduğu Yeni Ekonomi Programı’nın 6. sayfasında “İhalesi yapılmamış ve ihalesi yapılmış ancak henüz başlamamış yatırım projeleri askıya alınacaktır” maddesi olduğu için de bütün topluma bu ihaledeki ısrarın açıklanması gerekmektedir.

Şark kurnazlığı ile bu ihaleyi alacak iki firmanın ABD veya Almanya olacağı belli olduğundan siyasal iktidar bu ihaleyi şantaj olarak kullanmak düşüncesindedir. Hollanda firmasının bu ihalede şansı yoktur, zira yöneticilerimiz açısından Hollanda şantaja konu bir ülke durumunda değildir.

“Yerli ve Milli” söylemlerinin sadece lafta kaldığına ilişkin yakın tarihimizden AKP uygulamalarına bir örnek verilecek olursa;  

AKP Hükümeti, Bomonti’de ki SSK İlaç Fabrikası’nı 2005 yılında kapattı. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ kapatma kararını, “Bizim ilaç fabrikamız olsun diye bir niyetimiz yok” diye savundu. Aradan geçen 13 yıldan sonra hükümet yaşanan ilaç sıkıntısı ve yüksek fiyat sorununu çözmek için yerli ilaç çağrısı yaptı.

Yerli ilaç üretiminin iktidarları döneminde durdurulduğunu “unutan” Erdoğan, sağlık alanında “yerlileşme” ve “millileşme” ihtiyacı olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Hem ilaç hem tıbbi cihaz sektörlerimiz büyük ölçüde dışa bağımlı, bundan kurtulmamız gerekiyor” dedi.


Bugünlere nasıl gelindi?

AKP Hükümeti’nin fabrikayı kapatması ile tamamen ithal ilaca mahkûm olan Türkiye’de döviz kurundaki büyük artış ilaç sorununu daha da büyüdü. Ülkeyi ilaç krizine sürükleyen süreç şöyle gelişti:


Piyasa ilaç firmalarına terk edildi: SSK’nin ilaç ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini karşılayan, Türkiye’nin ISO 9002 kalite belgesine sahip tek ilaç fabrikası olan SSK İlaç Fabrikası, AKP tarafından kapatıldı. 1979 yılında kurulan Şişli Bomonti’de ki fabrika, SSK eczanelerinin kapatılmasından sonra yasa gereği SSK eczaneleri dışında kamu ya da özel eczanelere ilaç satamadı. O dönem piyasa değeri yaklaşık 4 milyon YTL’ye yakın ilaç hiç piyasaya çıkmadan çöpe atıldı. SSK ilaç firmaları ile fiyat pazarlığı yapabilirken, piyasa tamamen ilaç firmalarına terk edildi.

SSK’nin gelir kaynağı kesildi: Fabrikanın 1979 yılından 2005 yılına kadar SSK’ye 15 milyon dolar civarında kira ödediği ve kâr devrinde bulunduğu kayıtlara yansıdı. Ayrıca üretilen ucuz ilaçlar ile SSK 120 milyon dolar tasarruf etti. 2004 yılında SSK’ye kira hariç 40 milyon gelir sağladı.

Ucuz ilaç bitti: Fabrika kapatıldığında ağrı kesici, antibiyotik, vitamin ve öksürük şurubu gruplarından toplam 22 kalem ilaç üretimi yapıyordu. Petrol–İş Sendikası’nın o dönemde yayımladığı araştırma raporunda “İlaçlar piyasa ortalamasından yüzde 159 daha ucuz” tespiti yer aldı.

Sağlık meslek örgütleri dinlenmedi: 2005 yılında sağlık meslek örgütlerinin “Türkiye’yi ilaç tekellerinin kâr hesaplarına mahkûm etmeyin” isyanları duymazlıktan gelindi. 2005 yılında İşyeri Temsilcisi olan Abdullah Akbaş SSK İlaç Fabrikası’nın zarar ettiği iddialarına “2004’te sadece satışlardan 40 milyar lira kâr ettik” yanıtını verdi. Akbaş, kullanılan hammaddenin yüzde 99’unun ithal olmasına rağmen özel sektörden daha ucuza mal etme sebeplerini “Özel sektör gibi kâr amaçlı üretim yapmıyoruz” diyerek açıkladı. Bütün bu itirazlara ve gerçeklere rağmen fabrikanın kapanışı engellenemedi.”

Ne diyebiliriz ki! Bizde böyle yapılır “Yerli ve Milli” hamleler…

10 Ocak 2019 tarihinde yapılacak, 10 milyar ABD doları tutarındaki adrese teslim “Beş Kalem Tıbbi Cihaz Tedarikine İlişkin Sanayi İşbirliği Projesi” iptal edilmelidir.

Devrimci Demokrat Mühendisler Ankara

15 Aralık 2018