Örgülerle İnsan Hikayeleri Cilt 1: Antigone

Örgülerle İnsan Hikayeleri Cilt 1: Antigone (İlk Oyun)

Uyarlayan: Çıkmaz Sokak Sahnesi
Oyun: Çıkmaz Sokak Sahnesi
Dekor/Aksesuar/Işık/Kostüm: Çıkmaz Sokak Sahnesi
Müzik: Can Koç
Afiş: Ali Talep

Çıkmaz Sokak Sahnesi:
Alperen Alparslan
Can Koç
Eylül Gedik
Ömer Faruk Çiçek

Haydar Atçı, Özden Aydınoğlu ve Ayşe Aydınoğlu’na destekleri için teşekkür ederiz.

Rezervasyon: 0505 649 40 88
Bilet: 10TL

Oyun Hakkında:
İnsan kafasını kaldırıp çevresine baktığı zaman kendisini etrafındaki diğer her şeyden daha farklı hisseder. Elleri, yüzü ya da gözleri; diğer insanlara çok benzer belki ama o yine de bilir ki bu dünyada bir eşi daha yoktur. Bu farklılıkla diğer her şeyden sıyrılıp kendi hikâyesini yazar. Gerçek olsun ya da olmasın bu hikâye, onun ilmek ilmek dokuduğu dünyasının bir ürünüdür. Kısaca, ne kadar insan o kadar hikâye demektir. Ve insanlar hayatları boyunca bu hikâyeleri birçok kişiyle paylaşır. Ama umutsuzluğa düşünce, insanlar hikâyeler anlatmayı bırakır. Kendi hikâyelerini dayatmadan anlatmak onlara boş bir uğraş veya zaman kaybı gibi gelir. Gerçek diye tabir ettiği dünyasına diğer dünyaları bulaştırmaz, onlardan uzaklaşır. O hikâyeler artık sokakta rastlanmayacak karakterler tarafından oynanan, hiç başa gelmeyecek olayları anlatan gerçek dışı metinlerdir. İşte bu noktada yalnızca insanların değil diğer tüm varlıkların dünyalarını görmüş üç farklı karakter, bu yorgun insanlara insanların hikâyelerini anlatır. Antigone’nin hikayesi çatışmayan ya da uzlaşmayan dünyaların yansımasıdır. Bu yüzden kendinden emin ve rahattır. Zaten tragedyanın rahatlığı olayları kandırmadan, olduğu gibi anlatmasındandır. Ve her ne kadar bu tarz metinler günlük yaşamdan uzak gibi görülse de bilinmelidir ki Antigone’nin hikayesi, insanlardan bir parçadır. Uzun lafın kısası o gün geldiğinde biz bize olacağız. Ve kahinler dünyalar döndükçe hikayeler anlatmaya devam edecekler. Çünkü her ne kadar anlaşılması güç olsa da insanların hikâyesi anlatılmaya değer.

Bu Yaşlı Dünyanın Yorgun İnsanlarına;
Sizleri en içten sevgilerimizle selamlıyoruz. Biliyoruz, sizlere hikâyeler anlatmayalı bir hayli oldu. Ve yine biliyoruz ki siz bu uzun zaman içinde yeni hikâyeler yazdınız. Belki de bizi çoktan unuttunuz, hatta adımız efsanelere karıştı. Ama biz sizi hiç unutmadık. Yazdığınız bütün hikâyeleri okuduk ve onları bu kitapta topladık. İtiraf etmeliyiz ki birçoğunu da çok beğendik, özellikle şu yedi kapılı şehrin hikâyesi tam bir başyapıttı doğrusu. Neyse, lafı çok uzatmayalım, size çok güzel bir haberimiz var. Nihayet bu yazıyı okuyorsanız, çok yakında tekrar karşılaşacağız demektir. O günü düşündükçe kalplerimiz hızla çarpıyor, sizleri karşımızda bulacağımız anı büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz.
“Keşfedildi gitti sanma bu hayatın bütün gizemi
Unutma, bir yıldız tozuyla başladı insanların hikayesi
Ve henüz gelmedi bu hikâyenin en güzel yeri”

Örgülerle…

Oyundan sonra söyleşi olacaktır.