Elektronik Mühendislerinin Yetki Karmaşasını Çözeceğiz

Direnç, Elektronik Mühendislerinin yetkileri ve genel olarak meslek odalarının rolü hakkında bir açıklama yayınladı.

1954 yılında kurulan Elektrik Mühendisleri Odası, kurulduğu yıllarda ezici bir ağırlıkla elektrik mühendisliği (güç mühendisliği) alanındaki üyelerden oluştuğu için yıllar içinde yeni mühendislik alanları da bünyesine katılmasına rağmen ismini değiştirmedi. Aslında genel bir mühendislik olarak Elektrik Mühendisliği tanımlamasının Amerikan ve Avrupa temelli eğitim ve yetkilendirme sisteminde de benzer şekilde tanımlandığını görüyoruz. Bu yüzden bir isim değişikliğinden ziyade Odamızda bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğu görülmektedir.

1980li yıllardan başlayarak yüzbinin üzerinde mezun veren Elektrik-Elektronik, Elektronik, Elektronik-Haberleşme ve Telekomünikasyon Mühendisliği mezunları EMO içerisinde hep ikincil aşamada kaldılar. Yetkilendirme ve belgelendirme çalışmaları bugüne kadar Elektrik Mühendisliğinin parçası ve 1 kV gerilim seviyesinde gerçekleşti. Aslında bu çok doğaldı, çünkü özellikle Elektronik Mühendisleri kamuda geçmişte PTT daha sonradan Türk Telekom’un dışında ağırlıklı olarak özel sektörde istihdam edilmişlerdir. EMO’nun ana faaliyet alanı olarak Kamu ağırlıklı yaklaşımları, özel sektörde çalışan üyeleri ve yetkileri konusunda öznel çalışma yapamamıştır. EMO, Elektronik Mühendisliği alanını kapsayan bir yönetmelik çıkarmadığı gibi, çıkardığı yönetmeliklerin yaşama geçirmesi için de çaba göstermemiştir. Hayat boşluk tanımaz. EMO yetkisi olmasına rağmen üyeleri olan Elektronik, Elektronik ve Haberleşme, Elektrik-Elektronik, Haberleşme, Biyomedikal, Kontrol Mühendislerinin yetkisini ve sorumluluklarını belirleyemeyince sektör kendi kuralını kendi belirlemiş ve yetkilendirme süreçleri belge tabanlı değil tecrübe tabanlı ilerlemiştir. Halen de öyle olduğu görülmektedir. Bugün haberleşme ve elektronik tasarım alanlarında çalışmak isterseniz sizden belge yerine yetkinlik kriterlerine ve tecrübeye sahip olup olmadığınız sorulmaktadır. Yeni mezunlarda ise okulda alınan eğitimler, stajlar ve ilgi düzeyi etkili olmaktadır.

Elektrik alanında 1960larda başlayan serbest çalışma alanları proje, sorumluluk ve belge tabanlı olarak geliştiğinden SMM Belgesi ile başlayan süreç yetkilendirme belgeleri, MİSEM ve personel belgelendirme çalışmaları ile devam etmektedir.

Aslında Elektronik Mühendislerinin yetki karmaşası da tam bu noktada başlamaktadır. Tüm tartışma Elektrik Mühendisliği alanındaki 1 kV Üstü olarak tarif edilen alanda ortaya çıkmaktadır. Odamızda tecrübe veya eğitim tabanlı bir yetkilendirme sistemi olmadığı için bu alan tamamen Elektrik Mühendisliği lisans alanında mezun olanların doğal hakkı gibi görülmektedir. Ancak her Elektrik Mühendisliği mezunu bu işleri hiçbir tecrübeye sahip olmadan yapamayacağı gibi bu alanda eğitim almış, proje yapmış tecrübe kazanan Elektronik Mühendisleri de alandan dışlanamaz.

Yazının başında vurguladığımız üzere bir zihniyet değişimine ihtiyaç bulunmaktadır. Üniversiteler istedikleri adla bölüm açmakta, eğitim içerikleri multidisipliner belirlenmekte ve herhangi bir bilimsel yöntemi esas almadan mühendisler mezun edilmektedir. Mezun olan mühendisler de EMO’ya kaydolmaktadır. EMO kendi bünyesinde yapılan çalışmaları yönetmeliklere dönüştürmediği, yönetmelik yapma yaklaşımının günümüz şartlarına göre değişmediği için duvara çarpmak üzeredir. Geçmişten gelen bu yaklaşım artık iflas etmiş durumdadır.

Bugün 1980 yılında Elektrik Mühendisliğinden mezun biri tamamen farklı bir alanda çalışsa bile Odaya gelip 3 gün sonra SMM Belgesini ve YG İşletme Sorumluluğu Belgesini alabilir. Ancak 25 yıl TEİAŞ’ta çalışmış, TEDAŞ’da İşletme Müdürlüğü yapmış bir Elektronik Mühendisi, Rüzgar Enerji Santralı projesini onaylayan Elektronik Mühendisi olmasına rağmen aynı kişilerin TEDAŞ’tan ayrılıp özel sektörde veya kendi işlerini yapmak için EMO’dan SMM almak istediğinde ne yaparsa yapsın bu işleri yapmak için yetki alamaz, bilgisi ve yeterliliği olmasına rağmen bunları kullanarak Mühendislik yapamaz. Burada 1960lardan kalan bir zihniyetin mevzuat takıntısı yatmaktadır.

2004 yılında Odamız tarafından yayınlanan ve 2012 yılında güncellenen Elektrik, Elektronik, Bilgisayar, Biyomedikal Mühendisliği (EEBBM) İş Alanları çalışması tüm EMO birimlerine, Üniversitelere ve diğer Odalara da gönderilmiş olmasına rağmen MİSEM harici bir çalışma yapılmamış sadece MİSEM hayata geçirilebilmiştir.

Direnç olarak 2022-2024 döneminde önce EMO Ankara Şubesi’nde, sonrasında ise EMO genelinde İş Alanları çalışmasını güncelleyerek yetkilendirme sistemini bilimsel ve teknolojinin geldiği güncel uygulamaları baz alarak kökten değiştireceğiz. Biz EMO’ya üye olan Mühendislik disiplinleri için bunu yapacağız. Aldığımız mühendislik eğitimi ve topluma karşı sorumluluklar gereğince bunu yapacağız.

Elektronik Mühendislerinin yetki kullanamaması, adlarının bile anılmaması, hiç adil ve demokratik değildir. Elektronik Mühendislerine uygulanan haksızlığını ortadan kaldırılmasını amaçlayan 46. Dönem Yönetim Kurulu kararı soruna bir çözüm sunmayacağı gibi tam tersine EMO içinde uzun dönem çalışmayı getirecek bir tartışmayı başlatmıştır.

Direnç olarak öneriyoruz;

  1. MİSEM Eğitimlerinin sonunda yapılan sınavları tekrar gündeme alalım, gerekirse merkezi sınavlara çevirelim. Ölçme ve değerlendirmenin olmadığı hiçbir eğitim etkin olarak yapılamaz. Odamız para alıp belge basan görüntüsünden kurtulmalıdır. Bir avuç lisans aşıklarının yıkmaya çalıştığı ve kısmen başarılı olduğu MİSEM eğitimleri ve içeriklerini tekrar gündeme alalım. 46. Dönemde yapılan yıkım çalışmasını bertaraf edip Yeniden EMO şiarı ile hareket edelim.
  2. Yetkilendirme sistemini lisans eğitimi, alınan dersler, tecrübenin belgelendirilmesi, mülakat, eğitim ve sınav sistemi olacak şekilde değiştirelim.
  3. Mühendislik ve Mimarlık alanındaki denetimin, TMMOB yasası ve çatısı altında toplanması sağlanmalıdır. Denetim sonucu oluşan sorumluk kavramı daha ayrıntılı tartışılmalı, sorumluluk alma olayı arttıkça denetimin daha kurumsal yapı içereceği de unutulmamalıdır. Denetim bilinci ile Mühendisliğe olan isteklerin artacağı da gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle sorunun kaynağı olan üniversite eğitimi yerine çözümün kaynağı EMO’nun yetkilerine odaklanalım. EMO’nun bu sorunu çözecek yasal yetkisi ve insan gücü vardır.
  4. EMO; 1938 Yılında çıkarılan Mühendislik Mimarlık hakkındaki yasa ile TMMOB yasası ve Ana Yönetmeliklerini dikkate alarak üyelerinin yetkilerini Üniversiteler Arası Kurul, YÖK ve Mahkemelerden alınan karara göre yetki verme iradesizliğini bırakıp üyelerin yetkilerini hakkaniyetli ve adil bir biçimde kendi kararları ile verilmesini sağlamalıdır.
  5. Yazdığı ilaçların yan etkilerini bilmeyen doktorlar gibi, matematikte dört işlemi bile beceremeyen mühendisler de, ne yazık ki, üniversitelerimizden mezun olabilmekte; ve bunların bir bölümü, şu veya bu şekilde, meslekleri ile ilgili bir işe girip, sorumlu makamlara gelebilmekte; ülke ekonomisini ve insan yaşamı etkileyebilecek büyük projelere imza atabilmektedirler. Bu tür mühendislerin attıkları imzaların kendilerine yüklediği sorumlulukları denetleyecek yasal düzenlemelerin de yeterli olmayışı, durumun ciddiyetini daha da artırmaktadır. Topluma karşı sorumluluğumuzu unutmadan meslek odasının asli görevlerini yapalım.
  6. EMO Meslek Alanları belirlenirken aynı zamanda Yatay Mühendislik alanlarının da ayrımını belirleyip SMM Hizmetinin de aslında bir Müşavirlik hizmeti olduğu dikkate alınması gerekir. Müşavirlik hizmetinin yükümlülükleri de üyelerin sorumluluğun da neler olduğu net olarak belirlenmelidir. 
  7. Profesyonel hizmetlerde yetki ve uzmanlık sorumlulukla belirlenir. Yapılan işin sonucunda ortaya çıkan hata, kusur ve zararın ödenmesi (tanzimi) hizmette tanım sağlar. Bu bakımdan batı ülkelerinde insanlar bilmediği hizmetlerin yükümlülüklerini hiçbir şekilde almazlar; geçerli yasalar nedeniyle de almazlar. Denetim sistemi ile kişilerin isteklerinin artması için en azından belirli bir güvence sağlanabilmesi amacıyla verilen hizmetin güvenirliğini sağlayacak bir sistem geliştirilmelidir. Böylece insanlar mühendisliğin ve denetimin önemini kavrayacaktır.
  8. EMO’nun yasa ve yönetmelikte tanımlamış olduğu üyesinin sicil kaydını sadece üyenin adresi olarak çok daraltılmış bir yaklaşımla ele alınmasının doğru olmadığını, bunun yerine üyenin adres ve iletişim bilgilerine ek olarak yapmış olduğu işler, İş deneyim belgeleri, İş bitirme belgeleri, almış olduğu eğitim belgeleri, referans belgeleri gibi verilerin de kayıt altına alınması, gerektiği zaman da bir kısmının Kamu İhale Kurumu yasası, yönetmeliği gereği KİK kapsamında yapılacak çalışmada bu veri tabanına başvurulması sağlanmalıdır.
  9. Yetkilendirme ile ilgili bir sonuca varmak amacıyla yetkilendirme sistemine ilişkin kriter önerimiz:
  10. YÖK tarafından onaylanmış ve mühendislik fakültelerinden ‘Lisans’ ve/veya mühendis unvanı ile mezun olmak,
  11. Üniversitede almış olduğu bölüm derslerinde alanına yönelik derslerin bulunması veya EMO’nun belirlemiş olduğu iş alanlarında en az 3 yıl (özel veya kamu) etkin olarak çalışmak,
  12. Eğitimi almadığı İş Alanında ise en az 3 yıl çalışmış ve deneyim kazanmış olmak,
  13. Serbest çalışmalarda; alanında uzman mühendislerden en az iki kişinin referans olması veya Kamu kurumunda çalışması durumunda çalıştığı iş alanları ve çalışma sürelerini gösteren belge almak,
  14. Çalıştığı projeyi başlayıp tamamlamış olmak,
  15. Odanın belirlediği eğitimleri almış olmak.

Çalışma süresi içerisinde en fazla iki alanın seçilmiş olması gibi koşulların yanı sıra yukarıdaki koşulları sağlayan ve çalışma süresi içerisinde etkinliğini, yaptığı, yürüttüğü işleri ve yürütülen projenin bedellerini tanımlayan belgelerle başvurulması durumunda yetkilendirilmiş mühendis belgesi verilmesi yerinde olacaktır. Geçmişte belge alanların kazanılmış hakları korunmalı ve yeniden belge alabilmesi için gerekli eğitimler, geçiş yöntemleri araştırılmalı tüm girdiler göz önünde bulundurularak çözümler bulunmalıdır.

DDM Direnç

19.12.2021