EMO 38.,42.,43.DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI CENGİZ GÖLTAŞ’IN EMO ANKARA ŞUBESİ 26. OLAĞAN GENEL KURUL KONUŞMASI

EMO 38.,42.,43.Dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmüş değerli yol arkadaşımız Cengiz Göltaş’ın; 15 Ocak 2022 tarihinde gerçekleştirilen EMO Ankara Şubesi 26. Olağan Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasının metni yazının devamındadır.

“SAYIN DİVAN , DEĞERLİ MESLEKTAŞLARIM…

26. Olağan Genel Kurulumuzda sizleri saygıyla ve dostlukla selamlıyorum.

Öncelikle bu dönem başta Necati İpek, Ufuk Ataç, Kadri Durgun, Hasan Baycan ve Ertan Saygıner olmak üzere kaybettiğimiz tüm arkadaşların anısı önünde saygıyla eğiliyorum. İkinci bir okul olarak gördüğüm EMO’nun bu demokrasi kürsüsünde sizlere tekrar merhaba demenin mutluluğunu yaşıyorum.

Meslekte Birlik adı altında Odamızı ele geçirmeye çalışan gerici-ırkçı bir zihniyete karşı 1990 Yılında Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi olarak görev almamdan bugüne EMO çalışmalarında kendi adıma 30 yılı geride bırakmışız.

Değerli Arkadaşlar; Her birimiz Odada geçirdiği yılların muhasebesini hem kendisi için, hem de içinde yer aldığı örgütlülükler için üç aşağı beş yukarı yapıyordur elbette.

Ben de kendi adıma yaptığım muhasebede toplumsal ilişkilerimizin bütünü açısından olumlu birçok şeyin yanında olumsuzluklarımızı da bugüne taşıdığımızı gözlemliyorum.

Tabi kişinin kendisinin de içinde yer aldığı bir süreçte analiz yaparken ne denli objektif olabileceği ayrı bir konu. Belki onun içindir Kurumların yakın tarihi ile ilgili analizlerde belli bir sürenin geçmesine bakılır.
Ben önce olumlu gördüğüm, EMO’ya savunduğum değerler bütünü açısından baktığımda içinde bulunmakta onur duyduğum Odamızın politikaları açısından birkaç şey söyleyeceğim.
Elektrik Mühendisleri Odası mesleğimize ve meslektaşlarımıza karşı toplumsal sorumluluklarını kamusal bir hizmet anlayışı ile her dönem yerine getirmiş, çalışmalarında yüzünü insanlarımızın temel taleplerine çevirmiştir.

Başka bir deyişle, EMO Ankara Şubesi bilimin ışığında TMMOB bütünselliği içerisinde emekten barıştan ve demokrasiden yana mücadelesini kesintisiz sürdürmüştür. Bu olumlu tarih meslek örgütü mücadelemizin temel çalışma anlayışı olarak hepimizin sahipleneceği bir konudur.

EMO Ankara Şubemizin 25. Döneminde bu mücadeleyi başarıyla sürdüren başta Kardelen Kamişli kardeşim olmak üzere emeği geçen tüm Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerini kutluyorum.
Yürekten inanıyorum ki, yeni dönemde seçilecek genç arkadaşlarımız da EMO bayrağını ileriye taşıyacaktır.
Elbette birlikte inşaa ettiğimiz ve bundan sonra da sahipleneceğimiz bu olumluluğun yanı sıra aşamadığımız ve bugünlere taşıdığımız olumsuzluklar ile de yüzleşmek gerekiyor.

Bu olumsuzlukların başında da sanırım kendisini Demokrat Mühendisler olarak tanımlayan sol güçler arasında yaşanan dağınıklık ve süreç içerisinde oluşan güvensizlikle ilgilidir.

Bugün içinde bulunduğumuz koşullarda, her birimiz bulunduğumuz alandan EMO’da “iktidar” olma çabasıyla önümüze koyduğumuz devrimci, demokrat, çağdaş, yurtsever vb. kimliklerimizin altını doldurmak bir yana, birbirimize karşı giderek daha da yabancılaşıyoruz. Bu durum istesek de istemesek de yeni bir tehlikeyi içinde barındırıyor. Bu tehlike hiç de uzak olmayan bir gelecekte ırkçı-gerici eğitim anlayışının yarattığı yeni bir nesil ile yüzleşmek ve Odaların demokratik kimliğini zaman içerisinde kaybetmek tehlikesidir.

Değerli Arkadaşlar;

EMO’da demokrat kesimler arasında yaşanan iletişimsizlik ve kendi ilişkilerimizde giderek derinleşen kriz ile maalesef Odamızda her boyutuyla bir daralma yaşanırken hemen herkesin unuttuğu ya da bilmemezlikten geldiği başka bir Türkiye’de başka bir meslektaş kimliği ile karşı karşıyayız.

Bugün 1998 doğumlu gençler 2022’de üniversitelerin mühendislik bölümlerinden mezun olarak EMO üyesi olma hakkını kazanıyorlar. Bu yeni genç meslektaşlarımız AKP İktidar olduğunda 4-5 yaşında olan çocuklardı. Orta, lise ve üniversite eğitimlerini bu iktidar döneminde tamamladılar.
Yani son 20 yılda eğitim sisteminin içine düştüğü durumu her aşamada en acı biçimde yaşayan yeni bir kuşak ile karşı karşıyayız. EMO’da meslek ve meslektaş sorunlarıyla ilgilenen her insanın kısır döngüye dönüşen kişiselleşmiş tartışmalar yerine, bu yeni genç insanlara dair düşünmesi, değerlendirmesi ve çözümler üretmesi gereken bir sürecin içindeyiz.

Tam da bu nedenle, bugün meslek odamızın çalışmalarında aktif olarak görev almak isteyen herkesin birinci derecede sorumluluk hissetmesi gereken alan, başta temel eğitim olmak üzere mühendislik eğitiminin ciddi sorunları ile büyümüş ve sonrasında mühendislik ünvanı almış genç meslektaşlarımızın yaşadıkları açmazlara demokrat kimliğimiz ile ne tür yanıtlar üretmemiz gerektiğidir.
Bu sorun sadece genç meslektaşlarımızın değil EMO’nun da geleceği nasıl planladığı ile ilgilidir. Başka bir deyişle, kurumsal niteliği gelişmiş sağlıklı bir meslek odası yapısının temeli Odamıza gelen genç meslektaşlarımız ile kurulabilecek yeni bir ilişki-diyalog biçimiyle şekillenecektir. Bu sağlanamazsa mevcut işleyiş EMO’da “iktidar olmak adına” kendi aramızda bitmez tükenmez tartışmalar ile harcadığımız zamanın yanısıra, giderek azalan toplumsal meşruiyetimizin iyice yok olması anlamına gelecektir.

Bugün EMO’da etkinlik gösteren hemen her kesin Odanın toplumsal meşruiyetini zayıflatan iç tartışmalar yerine bütünlüklü asgari bir program üzerine kafa yormaları ve demokrat bir anlayış ile bir araya gelip bir işbölümü yapmaları yeni genç kuşaklara karşı en acil görevdir.

Bugün EMO’nun demokrat kimliğini savunan herkes bilmelidir ki, sorun, 1970’ler, 1980’ler hatta 1990’lardaki gibi ülkede emek ve demokrasiden yana toplumsal muhalefetin yoğunlaştığı dönemlerin çok uzağındayız
Bütünlüklü bir siyasal gelişimin kuşaklar arasında sağlıklı bir iletişim ve deneyim aktarımı ile sağlanmaya çalışıldığı dönemler, 2000’li yıllar itibariyle ırkçı-gerici tek adam rejiminin yarattığı siyaset iklimi ile bitme noktasına getirilmiştir.

Tam da bu nedenle Türkiye’de meslek odaları, sendikalar vb. demokratik kurumsal yapıların temel krizi soldan yana ideolojiler ve durum tespitleri değil, 2000’li yıllarla başlayan ve giderek derinleşen ülkenin içinde bulunduğu krizi anlamak istemeyen insan profili ve ilişkilerimizdir.
Şimdi bu tabloyu görmek ve tersine çevirmek elimizde. Genç meslektaşlarımızla ilişkilenmede eğer bu fırsat kaçırılır ise, sadece kendi düşünce dünyamızdan geleceğe ait köprüleri kendi ellerimizle yıkmakla kalmayacağız. EMO’nun tarihsel birikimini de heba etmiş olacağız.

Ben bu anlamda EMO’da sağlıklı ve nitelikli bir değişimin ve geleceğin öncüsü olarak yola çıkan Devrimci Demokrat DİRENÇ-ÇAĞDAŞ MÜHENDİSLER Platformunun bu sorunlara doğru çözümler üreteceğine inanıyorum.

Değerli Arkadaşlar;

Son olarak belirtmek isterim ki Odamıza yaklaşan tehlike ortada. Hangi isimle katılırlarsa katılsınlar iktidar ve sermaye yanlısı gerici çevrelerin Odamızı ele geçirme planlarına karşı uyanık olmamız gerekiyor.
Dilerim EMO’da bu Genel Kurul Demokrasi Güçlerinin ayrı listeler halinde yarıştığı son Genel Kurul olur. Dilerim bu ülkede bilimi ve teknolojiyi halktan yana kullanmak adına yola çıkanlar artık örgüt içi demokrasiyi hayata geçirecek tarihsel bir uzlaşmanın dinamiklerini yaratırlar.

Bu uzlaşmada;

  • Şube Danışma Kurulu ve Küçük Kurul adıyla süreç içerisinde şekilsiz bir yapıya dönen ve işlevsiz hale gelen mekanizmaları tekrar düzenlemeye,
  • Demokratik katılım ve çoğulculuğu sağlamak üzere önerdiğimiz ancak uygulamada toptancı formülasyonlar ve dayatmacı tutumlar ile nispi temsile bile tahammülü olmayan amacının dışına düşmüş “Ön Seçim” taktiklerinden ve Şube Delegasyon yapısının her koşulda kazanan lehine tek tipleştirilmiş olmasından vazgeçmeye, adil bir ön seçim zemini oluşturmaya,
  • Şubenin/Odanın çalışma mekanizmalarından ön seçimi kaybetmiş olan kesimlerin tamamen dışlanıp yok sayılma mantığının terkedilmesine,

    Sözün özü EMO’da yeni bir meslek ve meslektaş siyaseti yapmaya, davet ediyorum. Bunu emekten ve demokrasiden yana mühendis kimliğimizle önce kendi içimizde iç barışı sağlayarak gerçekleştirebilir miyiz bilmiyorum.

    Ama esas sorgulamamız gereken budur arkadaşlar.

    Bugün artık geçmişte kim haklıydı, kim haksızdı peşinde koşmadan, geçmiş ayrılıklardan beslenmeden, hiçbir demokrat grubu/kesimi ön yargılarla suçlamadan yeni bir sayfa açma olanağı var mı bunu sorgulamalıyız.

    Bugün de yarın da her koşul altında;
    “ Savaşa karşı barışı
    Korkuya karşı cesareti
    Dayatmaya karşı tartışmayı
    Çatışmaya karşı uzlaşmayı
    Çürümeye karşı yenilenmeyi
    Kutuplaşmaya karşı kucaklaşmayı
    Tektipleşmeye karşı çoğulculuğu
    Erilliğe karşı eşitliği
    Otoriterliğe karşı demokrasiyi
    Her şeyin temelinde bağımsız herkes için Hukuku
    Savunma Mücadelesinde KARARLIYIZ “

Hepinizi tekrar selamlıyorum. Genel Kurulumuza başarılar diliyorum.
Cengiz GÖLTAŞ
15 Ocak 2022 – Ankara