Genç Mühendisleri Bekleyen Gelecek

Genç Mühendisleri Bekleyen Gelecek

İrfan ŞENLİK

[email protected]

Bilgi teknolojilerinin hızlı gelişimiyle gelinen bilgi toplumu aşamasında, yüksek kalitede, yüksek hızda ve yüksek verimlilikte, eleman olmadan iş ve ürün üreten yeni teknolojiler yer almaya başlamıştır. Bu günün teknolojisinde insan ve makina bir anlamda bütünleşmekte, ortak akıl ve teknolojik birikimler sonucu makinaler akıllanmaktadır. Bu anlamda mühendislik mesleği, sadece teknoloji tasarımı ve üretimiyle sınırlı bir iş olmanın yanında, tasarımın uygulanması yönetimini de kapsayan yeni yaklaşımları ortaya koymaktadır. Artık mühendisin görevi sadece hatasız çalışan, esnek üretim yapan mükemmel makinaler tasarlamanın yanında, bu karmaşık makinaları tek başına yönetmektir.

Günümüzde artık bilişim tabanlı test ve otomasyon tekniklerine dayalı görebilen, ses tanıyan, algılayan, koklayan, hareket eden,  çok hızlı ve doğru karar veren algılayıcılar, birbiriyle haberleşen bileşenler ve çok eksenli robotlarla donatılmış bir kişi tarafından denetlenebilen siber fizik sistemler devreye girmektedir. Bir fabrikada üretim denetiminin çok uzaktan akıllı bir telefonla yüksek duyarlılıkta yapılmasının standart bir uygulama olmaya başladığı; robotik ve yapay zekâ uygulamalarının günlük yaşantımıza girdiği; mühendislik alanları arası bütünleşme ve ortak çalışmalar yanında, bölünme ve uzmanlaşmaların olduğu bir dönemdeyiz. Robotların insan beyninden gelen radyo dalgalarıyla komut alacakları günlere doğru giden bu teknolojik gelişme sürecinde, öğrenmeye açık, araştıran, sorgulayan, karşılaştıran ve aklı ile üreten aktif insan kaynağı gerekmektedir.

Bilim, teknoloji ve mühendislik uygulama alanlarındaki hızlı gelişim, bu süreçlerinde var olan mühendislerin kendilerini sürekli olarak yenilemelerini ve geliştirmelerini zorunlu kılmaktadır. Mühendisler kendi alanları ile ilgili mesleki etkinliklerde, toplumun güvenliği, doğa ve kültürel çevrenin tahribi; birey ve toplum sağlığının riske girmesi gibi kamusal alana zarar verebilecek pek çok uygulamaya da neden olabilmektedir. Bundan dolayı teknolojinin uygulama süreçlerinde toplumsal bir hizmet sunan mühendisler, yeterli bilgi ve deneyime sahip olmak, meslek alanlarında uzmanlaşmak zorundadırlar.

Günümüzde dünya düzeni, ağırlıklı olarak bilginin kesintisiz, hızlı ve uluslararası ölçekte bütünleşmiş ağlar üzerinde dolaşım ve paylaşımının ekonomik değer yaratması üzerine kuruludur. Küresel ekonominin yeni kurallarını, bilgi ve teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile artan dolaşım yeteneği belirlemektedir. Bunun yanında teknolojik gelişmede meydana gelen artışlar ve üretim biçimlerinde yaşanan bilgi toplumuna geçiş süreci, istihdamı da doğrudan etkilemektedir. Teknolojik gelişmeler bazı alanlarda mühendis istihdamını azaltıcı etki yaparken, diğer yandan mühendislik alanları için yeni iş olanakları ve yeni uzmanlık alanları da yaratmaktadır. Bu durum mühendislik mesleğindeki istihdam alanlarına yönelik değerlendirme ve planlama ihtiyacını daha da önemli hale getirmiştir. Buna karşılık ülkemizde planlamanın her alanda olduğu gibi istihdam konusunda da rafa kaldırılması, ülkenin hızla gelişen yeni teknolojik gelişmelere ayak uyduramaması, yatırım, üretim ve sanayileşmeden uzaklaşılması, mühendislerin üretim sürecindeki konumlarını, çalışma koşullarını, çalışma alanlarını, mesleki beklentilerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Mühendis meslek alanlarında istihdama yönelik olarak yaratılan kamusal boşluk, kamu tüzel kişiliğine sahip meslek odalarını meslektaşlarının istihdam ve iş süreçlerine yönelik çeşitli çalışmalar yapmalarını gerekli kılmaktadır. Bu çalışmalar mühendis asgari ücretinin işyerlerinde uygulanmasını sağlamak, üyelerine yönelik iş duyuruları yayınlamak, yeni ortaya çıkan iş alanlarında mühendislerin yetki ve sorumluluklarını tanımlamak, belirli bilgi ve uzmanlık gerektiren alanlarda eğitimler düzenlemek olarak sıralanabilir. Maalesef yapılan bu çalışmaların birçoğu ucuz işgücü arayışındaki işveren ve yönetenlerin baskı yada engellemeleri ile karşılaşmaktadır.

Ülkemizin teknolojik gelişimin gerisinde kalması; üretici değil pazar olması; artan genç nüfusa iş yaratamayan ekonomik gelişim modelinin tercih edilmesi; artan mühendis sayısı; özelleştirme ve piyasalaştırma süreci; elektrik, elektronik ve haberleşme alanında mühendis istihdamını olumsuz etkilemektedir. Bu durum özellikle yeni mühendislerin işsiz kalmasına veya mesleği dışında istihdamına neden olmakta ve mühendis emeği giderek ucuzlamaktadır.

Büyük şirketlerin çıkarlarını temsil eden sermaye örgütlerine göre, Türkiye’de mühendis sayısı fazla, yetişmiş ara eleman sayısı ise azdır. Bunun yanında mühendislik mesleğinde gözlenebilen nitelik kaybı, ülkedeki eğitim kalitesinin giderek düşmesiyle birlikte artmaktadır. Bunun sonucu öğrenim sonrası kazanılan mesleki bilgi, birikim ve belgelerin önemi artmakta, mühendisler arasında oluşacak ayrım daha net olarak ortaya çıkmakta ve  iş bulma rekabeti daha da artmaktadır.Gelecekte iyi eğitim almış, yurtdışı bağlantıları güçlü nitelikli mühendislerle,  düşük ücretlerle uzun saatler olumsuz koşullarda çalışan mühendisler arasındaki fark daha da belirginleşecektir. İstihdamdaki eğilimler göz önüne alındığında; önümüzdeki süreçte daha uzun çalışma saatleri, daha olumsuz çalışma koşulları, daha düşük ücretler ve daha fazla işsizlik durumları ile sıkça karşılaşılacaktır.

Günümüzde yaşanan küresel kriz ortamı ve ülke ekonomisinin uzun dönemli eğilimleri göz önüne alındığında, tüm toplum kesimleri gibi mühendisleri de zor bir gelecek beklemektedir. Bu olumsuz gidişat asla kabul edilebilecek bir durum olmayıp, meslek odalarının öncülüğünde örgütlü ve kararlı bir mücadele ile değiştirilebilir.